Danimarka,
kendilerine sığınan Kürtler konusunda Türkiye'ye bir teklif getirmişti...
Bence
altı çizilecek bir husus idi...
“Bize
uyum sağlayamıyorlar, size verelim bir miktarda para verelim...” demişlerdi.
Para...
Ne
yapacağız parayı, Bölücü Kürt taleplerine tüm bütçenizi verseniz
duyuramazsınız. Kültürlerini yaşamaları ve yaşatmaları arzusu göstermeliktir;
kültür varsa vardır, yoksa yoktur; hiçbir baskı diri ve üretken bir kültürü
zayıflatamaz, yok edemez. Kültür davranışa akseden yönüyle bilinir. Ben
müslüman Kürtlerin Türklerden çok ayrı bir kültüre sahip olduğunu asla
düşünmedim, düşünüyorlarsa bilgisizlikten kaynaklanıyordur. Bir kültürün muaşereti
en yalın ve ince biçimde halkın seçkinlerinde gözükür. Bu yaşıma erdim, Kürt
Seçkini rolü oynayanlarda, bırakın kültürü; insanlık namına "asalet"
ibraz eden tek bir davranış görmedim. Standartları hiç olmadı; daima çok yüzlü
davrandılar ve daha vahimi: Halk diye sahiplendikleri Kürt gençlerini
merhametsizce dağa yahut sokağa teşvikte kan bankalarından cömertler. İçlerinde
bu duruma karşı çıkanları ise entrika ve tehditle derhal susturdular...
Demek
ki, kültür bir bahane...
Kültür,
manevi bir esas üzerinde yükselir. İtiraz edip, maddi esas üzerinde yükselir
diyorsanız ona da tamam ama manevî kültür, yani üst yapısal(!) durumlar yine
vardır. Kürt Seçkinleri'nin ağzından, bugüne kadar manevi bir alana, sabit bir
ahlâka dair tek bir söz duymadım... Tersine, şu anda dünyada en materyalist
güruh... Kürtlerin bölücüleri ile de seçkinler bu yüzden iyi anlaşıyorlar ve
mayaları da materyalizmde buluşuyor. Bu seçkinler müreffeh, bazıları lüks bir
hayat sürüyor, marabaları da aynını istiyorlar. Ekmek, aş değil sadece; bedava
tahsil, bedava elektrik, bedava su, bedava otomobil vs. istiyorlar. Gerisine
asla inanmıyorum, kinlerinin tek sebebi köle ahlakı ve hasetlik... Aslında
sadece Türk'e değil; her insana karşı, her topluma karşı öfkeliler...
"Efendi
Ahlakı”na da sahip çok Kürt tanıdım ve hepsi dostumdur...
Toptancılığa
değil, "ahlakî" bir değerlendirmeye
de ihtiyaç vardır; bu yapılması gereken en ciddi iştir ve namusluları kesin
tefrik gerekir. Suriyeli muhacir bir aileye ağılını eve dönüştürüp veren çok
fakir bir Diyarbakırlı aile reisi şöyle diyordu: Ekmeğimin son lokmasına kadar
bu aileye sahip çıkacağım. Benim böylesi bir "Efendi İnsan" ile dünya
ve ahrette hiçbir davam olamaz... Aynından benim mahallemde de var, yemin
ederim karnına taş bağlayan "Hanım efendiler", er kişi hanımlar bile
var...
Vandalların
torunu Danimarka'ya dönüyorum ve duymalarını isterim...
Yanlış
düşünüyorsunuz…
Aslında
Türkiye'den memnun olmayan bütün Kürtlere kapınızı açmalısınız, bunlar sizinle
her konuda anlaşırlar, Türk'e isyan ederler ama sizinle uzlaşırlar. Gelirler ve
size çok büyük yardımları dokunur. Bir defa sizin nüfusunuz artmıyor ve
askeriniz az, nüfusunuzu kısa artırmış olursunuz. İcabında Papa hazretleri yeni
bir Haçlı Seferi düzenlerse, hazır "kürt tugayları"nız filan olur. Biz iktiza
ettiğinde cephe savaşını seven bir milletiz, unuttuğunuzu da asla zannetmiyorum.
Son haçlı seferi Çanakkale değil miydi? Yamyam, hindu, gurka... Bu çeşitliliğe
Kürt birlikleri de ilave edilmiş olur. Hem arada bir başımıza kaktıkları
"Biz de Sultan Alparslan'a Malazgirt'te yardım ettik!" deyip, rüşvet
taleplerinden de kurtulmuş ve bir nevi ödeşmiş oluruz. Papa, Kürtlere Türkiye’yi
vaat etsin, hatta öldürecekleri her Türk başına ödül versin, uçarlar. Parayı,
lüx hayatı çok arzularlar; alın ve besleyin, gönlünüzce kullanın…
Hulasa:
Bunlar size iyi gider Danimarka ve bilumum AB ülkeleri... Üste siz değil, biz
para bile verelim, yeter ki, düşmanımız cepheden gelsin...
Sıkı
durun...
Türk
kökenli olup da, Haçlıya asker olmak isteyenler yok mu?
Artık
var, çok sayıda hem de...
Bu
yazı onların da hoşuna gitmeyecek... Hatta "Irkçı" görüşlerimden(!)
dolayı, dolaylı olarak bu cism-i nâtüvanın sözünü topuğundan vuracaklar... Mühim
değil, “Ebediyyen ırkıma yok izmihlâl!” de derim... Irkım alnımızdan okunur,
tekmil yeryüzü de alnımıza zimmetlidir...
Onlara
da benim teklifim aynıdır...
Birleşsinler,
birlikten kuvvet doğar!