30 Nisan 2015 Perşembe

PENÇGÂH DEMOKRASİ MANZUMESİ

I.
Ye Ye Ye Yeah
Yes de gitsin sen de be Sir,
Çifter çifter gökdelenler aşkına breh!

Barut için mazot hakkında ve televizyon,
Televizyon acayip şey: vizyon misyon pozisyon…
Kâhinleriniz keskin müneccimleriniz temkinli
Dünya düz bir tepsi
Başlar kesilir kesilir gelir önünüze
Çağdan çağa sıçrarsınız bir günde
Yıldızlardan sekersiniz.
Mahzenleriniz serin ilminiz pek de derin
Urgan baldıran gaz odası tercih sizin...

Hançeremde iki dünya saklı bir değil
Yedi deniz yalamış perçemimi…
Kim dağıttı çekilmemiş resmimi ele verdi hanginiz,
Paralel mi sekti kurşun yandan mı gelmiş.
Kırallar ki dizi dizi merasim bölüğü
Dürbünleri çivilenmiş tahtlarına
Yüreğimse dönmüş Bağdat yoluna.

Ufukta ne çöl gözüküyor ne leylâ
Ne mecnun var ne de fethedilecek bir kale.

II.
Nazarımız başa dedik boynumuz kıldan ince
Bekledik seyis olduklarını bile bile
Dizbağı kuşandığını tüm kıralların…
Emlak borsa medya,
Ve koynunda lejyonerler yatıran moda…
Tümü kıral bunların sayın sayın kıralım.

Beklediğimiz bir daüssılaydı
Minik bir reddiye Piyer Lermit çerisine
Evetinden hayırından bir göz işmarı
Yeterdi yeter hattâ artardı bize.
Bekleriz hâlâ ilm-i nücum nedir bilmeden
Vad’edilen bir günümüz yok
Cepten cebe de gezdiremeyiz vatanımızı.
İşlesin dedik harf hareke cezm şedde
Çan kaya kum değsin birbirine…
Okşadı: Çan kayayı, kaya kumu
Oyun kuruldu.

İşte karşındayız el-pençe…

Zarif bir baston laci laci smokin
Çift perdahlı sinekkaydı...
Kürsü üstümüze gölgeydi güya
Ferah inciler yağacaktı başımıza.
Uçuşan her kelime yaban arısı
Ahali ya ölü ya uykuda
Biraz efsun çokça bay bay ve riya.

III.
Biz rüya görür tabir bilmeyiz
Gül eker ısırgan biçeriz…

Bir gülbank çekti mi ince saz heyeti
Yırtarız resimlerimizi günlüklerimizi.
Kadife kaplı potinler gıcırtılı
Güvercinler alalanmış kuzgun yavrusu.
Biz rüya görür tabir bilmeyiz…

Eylül... Gazel gibi döktü akranlarımızı
Şubat: Kökten israiliyat.
Çok namert köprüler geçtik
Biliyorduk oysa ölüme çare kökünü
Basit bir denklem kurmuştuk
İki kere iki gibi
Kılıç kınını kesmez gibi.

Sayılmışız saymalarla ya müphemiz ya elde bir.
Adım askıda parmağımda mühür…
Yenildim yenilmedim yenildim yenilmedim
Diye diye koparmak gençlik sayfalarını
Bana göre iş değil.
Eve eli boş dönmüş olayım yine
Unutayım parmağıma bağladığım ipi
Hayatımın en ağır ihanetini…

IV.
Güz geçti
Hülyalarla sevdalarla geldi geçti
Kıralın barok kızları oynadı güldü geçti
Bir darb-ı mesel daha yarım kaldı.
Liberal güz oğlanları semiz
Bizse ya arpacığın silme tepesindeyiz,
Ya azgın bir nehrin tam ortasında…
Bademler de zaten bahar kadar yalandı.

Bıyığıma tarak gerekmedi doğuştan
Mahcuptum ergenliğim sarı zarfa çıkmıştı
Freud’a göre süblimasyon,
Bilmez ki o kaderim çok inceydi.
Papatyaya nasıl kıyaydım altı üstü kaldırım
Gelip geçti kalmadı gözüm kimsede
Ben çok eskiden çok eskiden sevdalandım.
Şerbetlendim kulağıma dolan ilk sesle.

Şarklı derler bize demir ökçeli leydim
Sabır taşı gibi sır küpü kadar.
Anlamam niçin yaktın sicilimizi
Niçin inmez saçların topuğuna
Kahpe ya da azize ne isen o.
Kıssadan gidelim biz;
Vatan bir keklik mi çantanızda
Kaç elde bir sağda sıfır saydınız?

Sen halkalı nü aziz peder mülayim
Gelip durdunuz kapımıza
Milli gelir yekûnu bağlandı yumurtaya
Tavuklar geçici kur ayarcısı
Makarna yine katık soğan yine esprili...
Dolar kavi rakam büyük ülke müreffeh
Ye ye ye yeah.

V.
Bizse sayıldık dostlar parmak hesabı
Kütükte ya müphemiz ya elde bir.
Vakanüvisler tutmaz kaydımızı
Geçmişimiz bir kalemde silinir.

Öyleyse vursun boynumuzun vebali davullar
Şıkkada şak şak bir memleket havası
Çakılsın imzalar başparmak vekil olsun.
İpek kıravatlı haramiler
Kutlasın yeni kırallığımızı.

İşlesin çark-ı devran otomatik otomatik işlesin
Gücü gücü yeteni demokratik demokratik dişlesin.

25 Nisan 2015 Cumartesi

SİVAS VE İKTİDAR

Ak Parti iktidarının bu ülkeye kazandırdıkları inkâr edilemez. Ama “halk” ile ilişkilerinde kazandırdıklarını dile getirerek iktidarı sürdürmek de mümkün değildir. Ak Parti’ye pek çok Anadolu vilayetinde olduğu gibi Sivas da yoğun bir destek vermiştir.  İktidara verdiği destek kadar, iktidarın da halka, özelde Sivas halkına destek vermesi beklenirdi. Üçüncü dönem sonunda ise Ak Parti iktidarının Sivas’a kazandırdığı hizmetlerin çetelesini tutmakta zorluk çekmekteyiz. İşsizliğin ve göçün önüne geçecek girişimler ya başlatılmamış, ya da atıl kalmıştır.
Ak Parti’nin Sivas konusunda tercihleri ise halkın tercihleriyle taban tabana zıttır. Bir iktidarın, başından beri Sivas ile alakalı milletvekili tercihlerini halkın tanımadığı şahıslar üzerinden kullanması, ayağına kendi eliyle kurşun sıkmasıdır. Bu tercihlerin nereden kaynaklandığı, ne suretle gerçekleştiği ise tam bir muammadır.
Tepeden inme bürokrat yahut bir avuç mütegallibenin gönlüne hoş gelen şahıslarla kader birliği yapmanın limiti vardır. Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına tercih etmek, hiçbir zaman hayırlı sonuçlar doğurmamıştır. Bu dönem en azından yönetmeyi öğrenmiş(!), çok badire atlatmış bir iktidarın davranış ve tercihlerinin “halka rağmen” olmaması beklenirdi tam tersi oldu. Bürokrat kadrolarının beceriksizliği, politika simsarlarının kurnazlığı iktidarla halkın arasını açmaya başlamıştır. Bu saatten sonra da dinlemek yerine, haklılıklarını ispat için daha katı tavırlar sergileyeceklerinden adım gibi eminim.
Siyasetle en ufak bağım olmadığını ama milletin zararına gelişmelere karşı mevcut iktidara verdiğimiz desteğe gazetemizin arşivi şahitlik eder. Gazetemizin takındığı ve bedelini de ödediği tavır da buydu, şahsımın da… Şu an söylediklerim ise bir durum tespitinden ibarettir. Mevcut adayların Sivas’a her hangi bir katkıları olmadığı gibi, üzerine yenilerinin ilave edilerek sunulması tarihî hatadır. Bu hatanın bedelini şahıslar değil, uzun vadede elbette halk ödeyecektir.
Önümüzdeki seçimlerin bir çatallama noktası olduğunu düşünüyorum…
Bu gibi durumlarda da söz söylemenin zorluklarını en iyi bilenlerdenim. Benim kendi adıma hiçbir aday tercihim olmadığı gibi, ne öncekilerden, ne de sonrakilerden hiçbir talebim olmamıştır ve olmayacaktır. Elbette zamanında şehir adına bazı sözlerimiz, taleplerimiz oldu ama o kadar büyük yerlerde görüyorlardı ki kendilerini, tenezzül buyurmadılar. Önde ışıklar, arkada korumalar ve çevrelerinde bir avuç şakşakçı ile iktidar sürdürmeyi tercih ettiler. Bu durumu, benim şahsî tavrım ve değerlendirmem olduğunu düşünüyorsanız yol açıklığı dilerim. Ama yaygın bir ahvâl ise de millet-i merhumenin selameti için kulak vermenizi dilerim.
Muhtemeldir, tekrar iktidar olabilirsiniz…
Olursanız da bu kadro ve bu zihniyetle yürümez.

Bir ihtimal de koalisyon. Böyle bir yola girerse bu ülke sorumlusu da Ak Parti’nin bizzat kendisidir.
BİZİM SİVAS, 25.04.2015

23 Nisan 2015 Perşembe

UFUKTA KİMSE VAR MI

Ey solgun deniz yaralı deniz
Beyaz badanalı evlerin çekmiyor bizi hayır.
Mülteciyiz yani vatansız bile değiliz,
Kucağımızda yarım kulaçlık hayatlar vardır.

Bu güngörmüş sahillerin ıslıkları güya aynıdır
Türkülerinde ırmaklardan süzülmüş yeşillikler…
Suriyeliysen meselâ yakacak bir geçmişin bile kalmamıştır
Ufukta denenmemiş bir ölüm arkada esedlikler…
Bütün limanlar fenerleri karartmıştır.

Bir pet şişeye yazıp attı sayın ki çocuk
Tufanın ortasında bile tüketemediği umudu.
Dünya çok hızlıydı daha hızlı en hızlı
Onunsa en son donan tarafı oyundu.
Böyle gitti âlemin belki en temiz korsanı.

On dakika içinde geçtiler alt yazıyla
Ölüm bu sularda çünkü rutin bir havadistir.
Savaş bir kez daha yorumlandı uzmanlarca
Orta yere reklamlar karatmalar girmelidir.

Maviliğine mavi maviyse onun tek elbisesi,
Ağladığı da ne yazık ki fark edilmez bir denizin.
Dolaşıp duruyor çocuğun pet şişesi
Arasında fitili kurumuş fenerlerin.

23 Nisan Perşembe, 19.26, Sivas
Not: Cuma Şiirleri, Okumak, paylaşmak, yayınlamak serbesttir. 

16 Nisan 2015 Perşembe

İKTİDAR VE DİKEY YAPI

İktidar partisi ve liderleri kendilerine “Dik Dur!” diyen ve “Paralel Yapı”ya karşı her türlü desteği verenlere karşı ne yaptı? 
Halkın ve özellikle destekçilerinizin dik durması için ne yaptınız?
Ak Parti “çekirdek kadrosu” tanındık simalardı… 
“Milli Görüş” gömleğini çıkarmış olsalar da bir renkleri vardı…
Kitle partisi olduklarında bu rengi hissettirmek yerine kademe kademe terk ettiler.
28 Şubat’ta zulüm görmeleri, onları iktidara taşıdı ama kendilerinden başka kimseyi düşünmediler.
Ak Parti’nin kadroları ve iktidardan nemalananları öncelikle “Paralel Yapı” mensupları idi. Bazı bakanlar ise özellikle onlarla iş tutmayı tercih etmiş, kadrolarını onlarla oluşturmuşlardı. Şimdi de temizleyemiyorlar. Temizleyemeyeceklerinden de eminim. Çünkü samimi değiller ve omurgaları deformasyona uğramıştır. Tabandan oy almak için daha önce 28 Şubatçıların zulmünü kullandılar, şimdi de “Paralel Yapı”yı kullanıyorlar. Halk, iktidarı bu kirli yapıya karşı desteklerken; Ak Parti kadroları yatmayı, keyif çatmayı tercih etti…
Kadroları olmadığı gibi, kadro oluşturmak için en ufak bir gayret göstermediler. Mevcut kadrolarda “İslamcılık” ile temayüz etmiş çok az sayıda insan vardır ve onlar da yamulmamışsa, sinmiştir ve yetkisizlikle maluldür…
Seçimler arifesinde milletvekili adayları belirlenirken de en uzak durdukları kesim “İslamcılar” olmuştur. Belki de STK’lar yoluyla yaptıkları temayül yoklamaları, adeta islamcı renk taşıyanları, kökten silmeye yönelik bir harekât olmuştur.
Anadolu vilayetleri, halkın tercih ettiği ve “temayül yoklaması” adını verdikleri işlerde önde çıkanların silinmesine şahitlik etmiştir. Bu şahitliğin elbette sandığa ve seçim sonrasına bir yansıması olacaktır.
Bunların bütün suçlusu: Ak Parti’nin içinde oluşan “Dikey Yapı” olacaktır.
Öyle bir Dikey Yapı oluşturdunuz ki hakkı olanı, haklı olanı değil; bu yapı sayesinde asalakça beslenen bir zümreyi, halkın üstüne getirip oturttunuz.
Müslüman bir toplumda da orta sınıf olur ama bunları tüketimden, pislikten, sahtelikten koruyan mekanizmalarda olmalıdır. Bunu iktidar partisi becerememiş, tersine bunların yapılaşmasını kolaylaştırmıştır. Paralel Yapı ile mücadele görüntüsü, bu sefer bu asalak Dikey Yapı’nın Ak Parti’de yuvalanmasını kolaylaştırmıştır.
Paralel Yapıya hayır ama bu oluşturduğunuz Dikey Yapı’ya da hayır.
Bunu elbette kendi adıma ve yürekten söylüyorum.
Hayır, seslerinin yükselişini seyredeceğinizi de tahmin ediyorum…
Onu da söyleyelim, umut verici başka bir parti de yoktur. Ama bu çaresizlik hali değildir. Burası Osmanlı yurdudur ve yer yarılır yerden adam biter. Emanete sahip çıkamayan, istismar eden de başına geleni “Komplo teorileri” ile izah eder.
Ben seçimleri değil, seçimlerden sonraki gelişmeleri takip etmenizi teklif ederim…
Bir de dua ederim: Allah, millet-i merhumeyi esirgesin ve her alanda daha hayırlısını ve hayırlılarını nasip etsin…
Bizim Sivas Yazıları, 16 Nisan 2015, 06.30