GEZİ YAZISI
Karadeniz bölgesini Zonguldak'tan başlayarak bir boy geçtik. Yeşille başladık, aheste beste dağları aştık. Yeşil tabii ama yeknesak değil, yeşilin her tonu var. Her can ve hususen her ağaç hürmete değer. Yavaş adamım; nerede olursa olsun bir güzellik görünce, gönlümden selam vermek ve okşamak geçiyor ama gayr-i kabil. Bartın'da bir gece konakladık, mihmandar oğul olunca biraz da naza çektik kendimizi, o da nazımızı çekti elbet. Ayaklarım yere değmedi.
Ilgaz tüneli çok güzel olmuş; ulu dağın da altından geçtik. Kastamonu da hoş, yeşil mi yeşil. Güzel bir mekanda konakladık; bereketi kaçmasın diye saymıyorum Kastamonu'da on kişiye çıktı nüfusumuz. Beş odaya sığdık. Sonra Ankara yoluna düştük; orman azala azala tükeniyor; İç Anadolu başlıyor. Güzel mi? Elbette her yer güzel, her yerin güzelliğini ayrı ayrı sevmek icap eder.
Ankara... Hızlı tren ve Sivas yolu... Kızım ve damat oğul kompartıman tutmuşlar. Afşin Hicri, anası ve ben kestirme yapa yapa geldik...
Kastamonu'daki muhabbetli mecliste buraları gördün hocam, "Sivas'tan taşınmak ister misin?" diye bir sual attı ortaya. Hemen:
"Gezmeye gurbet güzel
Konmaya vatan yahşi."
Dedim. Öyle değil mi ama? Eve vardık. Yün yorganlara sarınıp tekmil azamızı Sivas uykusunun koynuna bıraktık. Kazaya kalan uyku borcumuzu bir gecede eda ettik.
Vatan güzel; sıcak bir haneniz olursa daha güzel.
Cümle hanelere saadet dilerim.
Not: Fotoğraf yok mu? Elbette var ve albümde yerlerini alırlar. Ben, içimden geçti bir seyahati dil ile hikaye ettim.