Taşlar yerinden oynadı mı?
Çok uğraştı muhalefet cephesi ama taşlar yerinden oynamadı.
İktidara karşı muhalefetin sarıldığı tek argüman yolsuzluk idi.
Yolsuzluk ile ilgili deliller ise ciddi olarak darbe yapacağını düşünen ve darbeye teşebbüs eden paralel yapı tarafından sunuldu…
Cemaat denilen ucu bucağı belirsiz yapının kalemşorları “Varsa ortaya çıkarın bu paralel yapıyı!” biçiminde efelendiler ama paralel yapının ürettiği tüm delilleri sonuna kadar da kullandılar. Cemaat, paralel yapının dışında değerlendirilse bile şu saatten sonra “Odak” haline gelmişlerdir. Cemaat, sadece paralel devlet denilen darbeci örgütün odağı değil, seçim boyunca yürütülen muhalefet kampanyasının da odağı haline gelmiştir. Cemaat, ağzıyla kuş yakalasa diğer cemaatlere ve kendilerine hoşgörülü davranan muhafazakâr tabana yanaşması zordur. Kaldı ki, öyle bir eğilimleri de gördüğüm kadarıyla yoktur.
Peki, cemaat neye güvendi?
Görünen o ki o üzerine oynadıkları sağ yahut dindar muhafazakâr adlandırılan kesimlerin darbe girişiminde peşlerine takılacaklarını umdular. Geriye dönüp kendileri bakarlar mı bilemem ama Ertuğrul Özkök’ten daha ağır hakaretlerle ve Yılmaz Özdil’den daha çirkin küfürleri bizzat Zaman ve İngiliz Zaman’ı yazarları kullandılar. Çok sağlam cümlelerle, sağ kesimin Tayyip Erdoğan’dan kurtulması gerektiğini, yoksu kötü olacağını ileri süren tehditkâr yazılar kaleme aldılar. Öyle zannediyorum ki, cemaatin Zaman abone sayısı kadar bile oy dağılımına etkisi olmamıştır.
Cemaat kim?
Bence taban dediğimiz insanlar; dersane müşterileri, Gülen sempatizanları, badem bıyıklı tıfıllar filan değildir cemaat; çünkü bunlar “bizim insanımız” denilen türdendirler. Cemaat: Okumuş yazmış yazarlar, bürokratlar, polis, hakim, savcı, işadamı sıfatlı elitlerden(!) ibarettir. Cemaat elitlerinin içinde bulunduğu hâl ve konumun laik elitlerden en ufak bir farkı yok. Bu zevat, herşeyin en iyisini kendilerinin bildiğine, halkın aydınlanması gereken mahlûklardan oluştuğuna kesin inanıyor. Gazeteleri tek başına misaldir böyle düşünen; yarım âlim ve malumatfuruşla ağzına kadar doludur… Bürokrasideki darbeci elitlerle, cemaat kalemşorlarının bu seçim sürecinde paralel hareket etmeleri sosyal medyadaki uzantılarından belli idi… Bendenize bile uzak yakın sataşan bir sürü okumuş çocuklar oldu.
Hocaefendi kim?
Emin olun kim olduğunu enine boyuna bilmiyorum; köy imamı iken yükselen ama zeki ve enesi çok kuvvetli biridir benim gözümde… Seçim sürecinde moral etkisini bilemem ama cemaatçi medya ve tüm işbirlikçileri hocaefendiden meşruiyetlerini aldılar; onun ağzıyla konuştular, bizlere onun tartışılmaz(!)buyruklarını, kerametlerini aktardılar… Herşeyi anlarım da arada bir “Demokrasi ve Açık Toplum” ayarları çekmenizi anlayamam; bir insanı zorla mı sevdirecek, buyruklarını zorla mı dikte ettireceksiniz? Bazen bu cemaat denilen elitist hareketin çok kötü niyetli, kaypak, kalleş insanlardan oluştuğunu ve “Hocaefendi”yi de kullandıklarını düşünmeden edemiyorum. Onun manevi gölgesinde hem şahsiyet ibraz etmiş, hem de dünyalıklarını kurtarmış oluyorlar.
Halk en iyi cemaati okudu; “ahlaki” gibi gözüken mücadeleyi anında çözdü… MHP ve CHP zavallı bir görünüm arz ettiler… Mevcut liderlerinin dışında alternatif bile öne süremeyecek, başka cemaatlerden “ödünç insan” alan, seçim ittifakı düzenleyen siyasi partilerin bir geleceği yoktur ve olamaz; keşke olsa… Sonuçta taşlar yerinden oynamadı, çünkü bu oy yüzdesini insanlar çetin sınavlardan geçerek yakaladılar ve kolay kolay da dönmezler… Bazılarının alay ederek dile getirdiği bu tavır bence de irfandır… Bu irfan sayesinde, hazırlıkları şimdiden başlayan cumhurbaşkanlığı seçiminde de taşlar yerinden oynamayacaktır…
İddiayı ve iddialı sözleri sevmem ama tavsiyem herkes kendi adayıyla seçime girsin; ittifaklar yanlış tesir yapar ve kaybeden taraf olur… Hocaefendi ya da onun naibi, mesela golcü Hakan Şükür cemaatin adayı olsun, MHP mesela Devlet Bahçeli’yi, CHP Deniz Baykal’ı aday göstersin… Cephe düşüncesiyle ve şu geçirdiğimiz seçimdeki kafayla şimdiden hezimete hazır olun… Söyledikleriniz baştan sona doğru olsa bile, numaradan doğru söylediğinizi, taktik icabı yolsuzluğa karşı olduğunuzu gizleyemezsiniz; millet okur, hem iyi okur…
Taşlar yerlidir ve yerindedir; yabancı olan ve yabancılaşan sizlersiniz…
Taşlar yerinden oynadı
mı?
Çok uğraştı muhalefet
cephesi ama taşlar yerinden oynamadı.
İktidara karşı
muhalefetin sarıldığı tek argüman yolsuzluk idi.
Yolsuzluk ile ilgili
deliller ise ciddi olarak darbe yapacağını düşünen ve darbeye teşebbüs eden
paralel yapı tarafından sunuldu…
Cemaat denilen ucu
bucağı belirsiz yapının kalemşorları “Varsa ortaya çıkarın bu paralel yapıyı!”
biçiminde efelendiler ama paralel yapının ürettiği tüm delilleri sonuna kadar
da kullandılar. Cemaat, paralel yapının dışında değerlendirilse bile şu saatten
sonra “Odak” haline gelmişlerdir. Cemaat, sadece paralel devlet denilen darbeci
örgütün odağı değil, seçim boyunca yürütülen muhalefet kampanyasının da odağı
haline gelmiştir. Cemaat, ağzıyla kuş yakalasa diğer cemaatlere ve kendilerine
hoşgörülü davranan muhafazakâr tabana yanaşması zordur. Kaldı ki, öyle bir
eğilimleri de gördüğüm kadarıyla yoktur.
Peki, cemaat neye
güvendi?
Görünen o ki o üzerine
oynadıkları sağ yahut dindar muhafazakâr adlandırılan kesimlerin darbe
girişiminde peşlerine takılacaklarını umdular. Geriye dönüp kendileri bakarlar
mı bilemem ama Ertuğrul Özkök’ten daha ağır hakaretlerle ve Yılmaz Özdil’den
daha çirkin küfürleri bizzat Zaman ve İngiliz Zaman’ı yazarları kullandılar.
Çok sağlam cümlelerle, sağ kesimin Tayyip Erdoğan’dan kurtulması gerektiğini,
yoksu kötü olacağını ileri süren tehditkâr yazılar kaleme aldılar. Öyle
zannediyorum ki, cemaatin Zaman abone sayısı kadar bile oy dağılımına etkisi
olmamıştır.
Cemaat kim?
Bence taban dediğimiz
insanlar; dersane müşterileri, Gülen sempatizanları, badem bıyıklı tıfıllar
filan değildir cemaat; çünkü bunlar “bizim insanımız” denilen türdendirler.
Cemaat: Okumuş yazmış yazarlar, bürokratlar, polis, hakim, savcı, işadamı
sıfatlı elitlerden(!) ibarettir. Cemaat elitlerinin içinde bulunduğu hâl ve
konumun laik elitlerden en ufak bir farkı yok. Bu zevat, herşeyin en iyisini kendilerinin
bildiğine, halkın aydınlanması gereken mahlûklardan oluştuğuna kesin inanıyor.
Gazeteleri tek başına misaldir böyle düşünen; yarım âlim ve malumatfuruşla
ağzına kadar doludur… Bürokrasideki darbeci elitlerle, cemaat kalemşorlarının
bu seçim sürecinde paralel hareket etmeleri sosyal medyadaki uzantılarından
belli idi… Bendenize bile uzak yakın sataşan bir sürü okumuş çocuklar oldu.
Hocaefendi kim?
Emin olun kim olduğunu enine
boyuna bilmiyorum; köy imamı iken yükselen ama zeki ve enesi çok kuvvetli biridir
benim gözümde… Seçim sürecinde moral etkisini bilemem ama cemaatçi medya ve tüm
işbirlikçileri hocaefendiden meşruiyetlerini aldılar; onun ağzıyla konuştular,
bizlere onun tartışılmaz(!)buyruklarını, kerametlerini aktardılar… Herşeyi
anlarım da arada bir “Demokrasi ve Açık Toplum” ayarları çekmenizi anlayamam;
bir insanı zorla mı sevdirecek, buyruklarını zorla mı dikte ettireceksiniz?
Bazen bu cemaat denilen elitist hareketin çok kötü niyetli, kaypak, kalleş
insanlardan oluştuğunu ve “Hocaefendi”yi de kullandıklarını düşünmeden
edemiyorum. Onun manevi gölgesinde hem şahsiyet ibraz etmiş, hem de
dünyalıklarını kurtarmış oluyorlar.
Halk en iyi cemaati
okudu; “ahlaki” gibi gözüken mücadeleyi anında çözdü… MHP ve CHP zavallı bir
görünüm arz ettiler… Mevcut liderlerinin dışında alternatif bile öne
süremeyecek, başka cemaatlerden “ödünç insan” alan, seçim ittifakı düzenleyen
siyasi partilerin bir geleceği yoktur ve olamaz; keşke olsa… Sonuçta taşlar
yerinden oynamadı, çünkü bu oy yüzdesini insanlar çetin sınavlardan geçerek yakaladılar
ve kolay kolay da dönmezler… Bazılarının alay ederek dile getirdiği bu tavır
bence de irfandır… Bu irfan sayesinde, hazırlıkları şimdiden başlayan
cumhurbaşkanlığı seçiminde de taşlar yerinden oynamayacaktır…
İddiayı ve iddialı
sözleri sevmem ama tavsiyem herkes kendi adayıyla seçime girsin; ittifaklar
yanlış tesir yapar ve kaybeden taraf olur… Hocaefendi ya da onun naibi, mesela
golcü Hakan Şükür cemaatin adayı olsun, MHP mesela Devlet Bahçeli’yi, CHP Deniz
Baykal’ı aday göstersin… Cephe düşüncesiyle ve şu geçirdiğimiz seçimdeki
kafayla şimdiden hezimete hazır olun… Söyledikleriniz baştan sona doğru olsa
bile, numaradan doğru söylediğinizi, taktik icabı yolsuzluğa karşı olduğunuzu
gizleyemezsiniz; millet okur, hem iyi okur…
Taşlar yerlidir ve yerindedir;
yabancı olan ve yabancılaşan sizlersiniz…