KIYTIRIK
Kıytırık...
Argo bir kelam ve çok da kullanılıyor.
Kötü mü?
Elbette kötü...
Çirkin...
Kelimeyi menfaatini her şeyden çok seven siyasetçi, iş
adamı, bürokrat kullanmaz... Çünkü bazıları kimseyle didişmeyecek kadar zeki,
bazıları da suyu samanın altından yürütecek kadar kurnazdır...
Kim kullanır peki?
Bunları mahut zevatın yumuş uşakları, peçetecileri vs.
kullanır...
Ucuzdurlar, ucuzcudurlar...
Aslında kıytırıkları, kıytırıklıkları acayip sevmeye
başladım...
Kıytırık taşra gazetelerini, kıytırık taşra
gazetecilerini...
Samimiyet kaldıysa onlarda kalmıştır. Çünkü çoğu
okunmaz bile, okunsa da gizli okunur, taşranın küçük menfaat grupları, çıkarcı
eşrafı av alanlarını riske sokmamak için azami dikkati gösterirler...
Kıytırık bir gazete yazarı olarak, bu kırık takımının
beni görünce yolunu nasıl değiştirdiğini görünce, kendimi "büyük
yazar" hissediyorum... Gerçi, memleketin bazı otoriteler bendenizi usta
yazar olarak görür ama ama olsun ne de olsa biz kıytırık bir taşra şehrinin,
kıytırık bir gazetesinde köşe yazarıyız...
"Değer mi?" diye asla sormam ama bana
"Değer mi, keyfine bak, eğlenceli işlerle uğraş!" diye akıl verenin
haddi hesabı yok.
Olsun...
Nerede olursam olayım, üzerime düşen sözü
söylemeliyim, yazmalıyım...
Mahallemin duvar gazetesi olsa orda bile yazarım.
Peki, bu patronları, leş arkadaşları adına sağa sola
"kıytırık madalyası" dağıtanlara ben hangi argo unvanı kullanabilirim?
Düşündüm düşündüm ve onların koyun koyuna yaşadığı çukura mütenasip bir argo
lakap konduramadım. Mübarek bayram geliyor, dua edeyim en iyisi: Allah,
bulundukları hale irtifa kazandırsın...
Bilcümle kıytırıkların Kurban Bayramı'nı tebrik
ediyorum...
Adam kaldıysa onların arasında vardır...
Bizim Sivas Yazıları, 22.09.2015, 11.19