Gençtim...
Ve
elbette haklıydım!
Protesto
edecektik, şimdi neyi olduğunu anlatsam yetmişli yıllara dair bir tarih dersi
vermem gerekir. Ders vermek ise en sevmediğim şey... Bakmayın "hoca"
olduğuma, her kelime ağızdan çıkınca sahibini esir eder. Söz söylemek,
"söz vermek" demektir...
Temiz
bir elbise giyindim, traş oldum ve vardım meydana... Sonra o günün anlam ve
önemine dair sloganları patlattık... Eve dönemedim, çünkü yakayı kitleye bir
kere kaptırmıştım. Bir kaç kişi kitle denilen yaratıktan kaçmak için,
protestoyu unuttuk ve "Yapmayın arkadaşlar!" diye yalvarmaya başladık.
Ellerimizi
kenetleyerek, camların indirilmesine, dükkânların dağıtılmasına mani olmaya
çalıştık. Sonra, protest arkadaşlar(!) bize çakmaya başladı, kafamdan akan
kanın kendi kanım olduğunu eve vardığımda anladım…
Kitlelerle
oynamayın, kitle bir yaratıktır!
Parti
lideri olarak anılan bir düzmece şahsiyetin çağrısıyla, özgürlük
kahramanlarının(!) nahak yere nasıl insan öldürdüğünü göreli çok zaman geçmedi.
6-7 Ekim 2014 ve bilanço elli ölü… Vahşet tablolarının en canlısı, linç edilen
gencin ölüsünün üzerinden araba geçirmekti…
Utanma
duygusu olan bu cinayetlerin azmettiricisi olarak vicdan azabı çeker. Vicdanı
olursa tabii… Peki, bu adamın, adamların yaptığını yapabilir misiniz? Normalde
yapamazsınız ama yaratık haline dönüşen bir kitle tek vicdansızın kalbi ve
beyni gibi hareket eder.
Terörle
ve aslında yedi düvelle (abd, ingiltere, almanya, israil, iran, rusya, Fransa vs)
savaşan ve şehitler veren bir ordu
varken ve kanları henüz kurumamışken yakıştı mı şu yakmalar, yıkmalar ve bir de
cinayet… “Yedi düvel” kesret bildirir, belki yetmiş de diyebilirsiniz.
Pusucu,
kahpe ve kanlı bir örgütle/örgütlerle son ferdimize kadar savaşabiliriz ama PKK’lının ahlakına, o ahlakı meşrulaştıran HDP siyasetine
benzer bir tavır ve çizgimiz asla olamaz!
Ahlakı
ve vicdanıyla insanlık ailesinde tefrik edilen bir milletin çocuklarının sokakta
halledeceği bir dava olamaz. Ahlak ve vicdan sahibi ise Demirtaşgillerin de “Bizim
çocuklarımızın dağda ve silahla halledeceği bir dava olamaz!” demesini
bekliyoruz.
Dağdan
uzak durun demek onların ana baba ve önderlerine düşer ama ben kendi
yavrularıma “Sokaktan uzak durun gençler!” demeyi babalık görevi bilirim.
Bazılarının dedesi bile sayılabilirim…
Bizim Sivas yazıları, 9 Eylül 2015 Çarşamba, 11.36
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder