ALTILI MASANIN ALTI
Güllabi Duran’ın Erzurum’un işret meclislerinin sevilen
siması olduğunu biliyorum. Hakkında çok şey anlatılır ve belli ki sevilen bir
kişiliktir. Büyük sanatçı bildiklerimizin hepsiyle dost ve sofralarına
oturmaktadır. Arif Sağ, İbrahim Tatlıses ve daha niceleriyle ilgili gülümseten hatıraları
var ve elbette konumuzu aşar. Erzurumluların zihninde yaşar ve anlatılır.
“Masanın Altı” hikâyesini İbrahim Tatlıses’ten dinlemiştim.
Sofradalar ve kadehler tokuşturuluyor. İbrahim Tatlıses,
Güllabi’ye “masanın altından tokuşturalım!” diyor. Masanın altında kadehler
tokuşturulurken, İbrahim Tatlıses hatırı sayılır bir parayı Güllabi’nin eline
sıkıştırır. Garibim, paraya bakar ve keyfe gelir:
─ İbrahim Abi, masanın altından tokuşturmak da çok iyi
oluyor,
Demiş.
Masa malum masa…
Görüneni altılı, esası çok daha fazla…
Ben altılıya değil, masanın altıyla ilgileniyorum.
Masanın üstünde konuşulanların hiçbir ciddiyeti olmadığı
gibi, beklemediğim derecede çirkin olduğunu düşünüyorum. Çirkin olan başka şey
ise, masanın altında sadece ve sadece küsurat partilerin liderlerinin ayyuka
çıkan milletvekili pazarlığıdır. Henüz alamadıkları bir seçimde, henüz
anlaşamadıkları milletvekili sayısıyla, henüz seçemedikleri cumhurbaşkanını
Bizim dediğimize uyacaksın!” biçiminde tehdit ve şantajda bulunabiliyorlar. Güllabi
naçar ve masum ama isimleri öyle yahut böyle siyaset tarihinde artık yeri olan
“Altılı”yı vasfedecek sıfat için bence henüz erken. Milletvekili pazarlığında
uyuşurlarsa masanın altından tokuşturacaklarından eminim. Kamuoyuna masanın
üstünü göstermeleri büyük bir simülasyondur.
Bu seçim ABD ve Batılı uzantıları için hayatidir. Yerli
uzantıları, uzantı olamayacak kadar küçüktürler ve küçük pazarlıklar
içindedirler. Ben yuvarlak masaya aldırmam, şekli de sözü de yuvarlak olmak
zorundadır. Aktörler de bütün köşelerini gizliyorlar. “İki resmi dilli Anayasa”
değişikliği gibi konular ise, geometrik şekillere sığmayan bir kişiliği işaret
ediyor. Bu masaya oturmanın tek sebebi ihtiras olabilir. İnsanlar, başka türlü
kendi kişiliklerini bu kadar törpüleyemez.
Neye aldırırım?
“Amerikan Altılısı”na, altı büyük think tank kuruluşuna
bakarım.
Hayat sebebi yeni harita çizmek olan ve ısrarla
faaliyetini devam ettiren mezkûr kuruluşlar, konuyla Türklerden daha fazla
ilgileniyor ve çalışıyorlar. “Hedeflerinde Erdoğan var!” ifadesi doğrudur ama
analitik değildir. Erdoğan’da beğenmedikleri özellikler hemen hemen bende de,
benim gibi çoğu insanda da var. Hepsi, Erdoğan’ın Türkiye’de yaptığı her şeye
doğrudan doğruya düşman… Masanın ikinci aktörünün danışmanı, “Sizin tahmin ettiğinizden
daha radikaldir!” diye rapor etmiş Erdoğan’ı ABD’ye.
İşin garibi ben Erdoğan’ı onların düşman olduğu konularda
radikal bulmayan biriyim. Elbette, siyaseti dışı bir radikal olmak, bana söz
söyleme rahatlığı vermektedir.
Masa figüratiftir; esasa bakalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder