Paralel
yapılar, kişiliksizlerden kurulur…
Paralel yapının
figüratif şahsiyetleri; herkesle herşey olabilir, her gazetede yazabilir, her
inançla uyuşabilir, herkesle dostluk kurabilir, herkesi arkasından vurabilir… Elastikidirler;
omurga şöyle dursun kemiksizdirler… Aydın olabilir, tüccar olabilir, edebiyatçı
olabilir, hoca olabilir; ama elastikiyet şarttır. Paralel yapılar: Evvela böylelerini
devşirmek, sonra “kişilik” oluşturmak, sonra bir araya getirmek ve sonra hedef
göstermek suretiyle oluşturulur.
Peki paralel
yapı, neye paraleldir?
Sabit bir
çizgi mutlaka vardır. Ama bu sabit çizgi herkes tarafından görülemez; aslolan
görmek değil çünkü varlığına inanmaktır… Birinci aşama geçtikten sonra yapı,
çok az insanın esasını bildiği karanlık ve kapalı bir örgüt haline gelir.
Paralele
Örgüt, kurmanın tarihteki en iyi örneği Alamut Kalesi’dir. Bu örgütün lideri de
Hasan Sabbah’tır. Sabbah, islamî motiflerle bezeli bir örgüt kurar ve
müridlerini “Haşhaş” ile kendine bağlar.
Sabbah’ın
modeli geliştirilmiş ve bugünün teknik ve teknolojisiyle güçlendirilmiştir.
“Haşhaş” yerine pek çok enstrüman kullanılır ama temel olarak bir “inanç formu”
en kuvvetli” bağlayıcı olarak ikame edilir.
Paralel
Yapılar, bugünün dünyasında tüm demokrasilerin “Açık Toplum” haline gelmesini
engelleyen en büyük tehlikedir. Her ülkede farklı bir biçimde ve şebeke olarak
çalışan bu yapılanmalardan korunmanın tek yolu; bataklıkları kökten kurutmaktır.
Aktüel
olandan uzağım, olaya değil, tavırlara bakarım…
Çünkü
karanlık ve kapalı örgütler, sadece olaydan, yani sonuçtan geriye doğru
çözülebilir…
Tehlikedeyiz…BİZİM SİVAS, 10.01.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder