Kripto denilince gençliğimizde bir tek şey akla gelirdi,
Sovyet ajanı... Amerikan aleyhtarlığı genellikle o dönemin solcularının
tekelindeydi, öyle ya da böyle "kripto" denilmesi kolaydı bir
solcuya. Türk Milliyetçiliği kimin tekelindeydi? Bu soruya cevap vermek kolay
değil ama milliyetçilik bir ideoloji olmadığı için, kapitalizmin alternatifi
olamazdı, sosyalizmin neden karşısında olduğu da
anlaşılır bir şey değildir. Türk Milliyetçiliğinin doğduğu sokaklardan
kaynaklanan müslümanlık kokan tarafları vardı, onlar ayıklanınca
"Ulusalcılık" diye bir temayül doğdu; ulusalcılık solculuk,
milliyetçilik sağcılıkla bağlanabilir.
Bence milliyetçilik içinde de kriptolar vardı ve sağın içerisinde Sovyet aleyhtarlığıyla yuvalanarak siyonizme ve Amerika'ya derin hizmetler sunuyorlardı. Fakat bu kriptoları biz layığınca bilmiyor ve değerlendiremiyorduk.
Bence milliyetçilik içinde de kriptolar vardı ve sağın içerisinde Sovyet aleyhtarlığıyla yuvalanarak siyonizme ve Amerika'ya derin hizmetler sunuyorlardı. Fakat bu kriptoları biz layığınca bilmiyor ve değerlendiremiyorduk.
Bir tarihte
"oturduğum yer"den "İslamcılık"ın tek yerli ideoloji
olduğunu söylediğimde, siyasetle ilişkilendirilmiş ve bugünün namlı bir köşe
yazarı tarafından hem milliyetçi, hem de ulusalcılara ihbar edilmiştim... Tabii
hata bendeydi, bu tür insanlarla ünsiyet kurmam yanlıştı, onlar hakikaten
piyasanın kurnazlarıydı. Gök ekin çiğnediğini itiraf eden ceylanın durumuna
düşmüştüm, aslanla kurt da üzerime çullanmıştı. "İslamcılık" bir
ideolojidir ve modern dünya paradigmasına da, parametrelerine de tek başına
muhaliftir. İslamcılık'ın tek başına ideoloji oluşunu söyleyişim, hissiyatımdan dolayı
değil, ideolojinin ne demek olduğunu bildiğimdendir; dahası, geleceğe doğru da
tek ideoloji olacaktır. Bunu birileri müjde kabul etsin, birileri de hücceten
çatlasın diye söylemiyorum: Bu böyledir...
Şu an durum daha
netleşiyor. Solculuğun türevleri de, sağcılığın tarihperest türleri ve
"Kutsal Temessülatlarla Donatılmış" yeni cemaatimsi türevi de
ideolojisizdir, daha doğrusu "Kripto"durlar. Neyin kriptosu
olduklarına dair net bir şey söyleyebilmem mümkün değil, çok yönlü kripto
olabilirler: Siyasî, iktisadî, içtimaî emelleri olan dünyevî güçler çok
yönlüdür; paralel olarak da on ayrı dil, üç ayrı dinden kriptoluk mümkündür...
"Kripto"
kelimesi üzerine bir kitap yazılabilir, o denli geniş bir konu;
"kriptoloji" diye bir disiplin bile var... "Kriptolu
Telefon" olayı gündemdedir ve bu yazıya da vesile olmuştur.
"Kripto"nun bir anlamı şifredir, şifreli telefonlar devlet
büyüklerinde olur; bu telefonların dinlenmesi skandal bir istihbarat vakasıdır.
Kriptolu
telefonları kim dinledi?
Soruyu "kim
dinletti?" diye sormak gerekir, çünkü bu telefonları dinleyecek imkân
sağlandığında, emniyette sıradan bir hizmetli bile dinleyebilir. Bence bu
telefonları dinleyenlerin başı bir numaralı kriptodur. Bu kripto ne islamcı, ne
dinci, ne milliyetçi, ne de başka bir şeydir; dünya güçlerinin sıradan bir
maşasıdır. Anlayacağınız "kriptolar" yani yabancı bir güç adına bilgi
devşiren, hizmet eden insanlar artık sadece Sovyet yahut Amerika ajanı olmuyor; çok
yönlü ve çok alanda hizmet verebiliyorlar.
Son günlerde
"İslamcılık" eleştirisinin artmasını bile ben "yeni kripto"
türlerinin oluşturdukları ve yaydıkları bir hedef saptırma dalgası olarak görüyorum. Geriye dönüp bakıyorum da benim
gençliğimdeki kriptolar(!) zavallı ve idealist insanlardı, gerçek anlamda
kripto varsa da biz bilemezdik. Bugün ise biliniyor ve ne kendilerine mahsus
idealleri var ne de ideolojileri, çünkü sıradan "fedai"ler, tabii başlarındaki
hariç...
Yine “oturduğum
yer”den söylüyorum…
Orası neresi?
Dünyanın
merkezidir, inanmazsanız ölçün bakın.BİZİM SİVAS YAZILARI, 25 Temmuz 2014, 23.00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder