Aslında tek
maddelik ilmihal: Müslüman olacaksın ama sadece kendine…
Af buyurun buna Müslüman
olmak denmez; buna müslüman takılmak denir…
Başkaları, yani
diğer Müslümanlar, terbiye edilmeye muhtaç varlıklar, hatta cehennemlikler.
Hizmetin Şefi’ne tabi olmamak zaten, cehennemlik olmayı gerektirir. Hayır
uydurmuyorum, bunu bizzat bana söylüyorlar; polemiğe girmedim ve zaten böyle
bir şeye girecek yüreğe sahip değillerdir, kıyıdan köşeden laf sokuşturuyorlar.
Cevap verince hemen geri çekilip başka bir müzevvirliğin, peşine düşüyorlar;
namert oldukları kesin… “Kutb-ul Aktap”
gibi bir makama sahip olan şefiniz olursa, kendine Müslüman olmak da Allah’ın
ve Peygamberin emri olur…
Şu an tek argümanı
yolsuzluk; bununla kendilerinin sağlam yollu olduklarını yaymaktan başka bir
amaçları yoktur. Yahu bu hükümet on yıllık, sizin maceranız daha eski, sadece mezhep
genişliliğiyle izah edilebilir ve içinde İslam’ın gayr-ı meşru addettiği her
fiili barındıran denizaşırı ticaret ve eğitim faaliyetlerinizi kimse büyütece
yatırmadı. O ötekileştirdiğiniz diğer Müslümanlar size daima hoşgörüyle
baktıkları için, ayıplarınızı örttüler… Dinleme faaliyetleriniz gösteriyor ki,
Türkiye’de insanların ayıbından kâr hane kuran tek Müslüman cemaat sizlersiniz…
Bunu daha önce de
yazdım, oturup başka kaynağa ihtiyaç hissetmeksizin Şefin temsilcisi
konumundaki adamlarının söylediklerini sosyoloji ilminin sınırları içerisinde
hem de. İlim size sadece, kamuflaj ve unvan aracı olarak lazım; onun dışında
asla yanından geçmezsiniz. Mutemet yazar Abdullah Aymaz diyor ki: Bizim
farkımız, bireyin ortadan kalkması ve hepimizin cemaatin kişiliği içinde
erimesi. Özetle bu, merak edenler okurlar… Bunu tabii, övünç vesilesi olarak
söylüyor. Müslüman toplumu, topluluğu böyle olamaz; bireyi eriten bir din, İslamiyet
değildir. Bireyin eridiği cemaat yapıları, ilkel kabilelerin modern versiyonudur;
suç örgütlerinde, askeri yahut operasyon amaçlı örgütlerde birey eritilir;
makinenin bir parçası haline getirilir. Bunu sosyolojik açılımı cemaatin kendi
kendine tapınmasıdır: Gülen teşkilatı kendi kendine tapınan bir makinedir. Bari
bunu İslamî olarak tanıtmayın… Üstelik cemaatin içinde erimiş ve benim de
tanıdığım pek çok entelektüelin şu günlerde özgürlüğe vurgu yapmaları,
demokratik taleplerde bulunmaları gülünç olamayacak kadar zavallı bir taktik iki
yüzlülüğüdür. Birilerini “İsyan Ahlakı”na çağırmaları bazıları için cahillik,
ama Ekrem Dumanlı gibi biri olunca provokatörlük olur. Mekanik bireyler isyan
etmezler, isyan etmeleri için emredilir.
Cemaatin hoşgörü gösterilmesi
mümkün olmayan ve ötekileştiren yapısını ve boyutunu anlamamıza imkân verdiği için
başta Zekeriya Öz ve gaza arkadaşlarına ben kendi adıma minnettarım. Şimdi, en
ufak bir eleştirimizde “İyi ama yolsuzluk var!” diye cevap veren ve herkesi
partizan konumuna sokarak etiketleyen arkadaşlara şunu söylüyorum: Yolsuzluk
olabilir ama bu samimi olarak cemaatin ilgileneceği bir konu değildir, bu
yapının böyle bir ahlaki temeli yoktur.
Yolsuzluk davaları
cemaatin kalem ağalarının da söylediği gibi kapatılmayacak ve hukukun
önündedir. Siz yüreğiniz yiyorsa ve benzerleri gibi aforoz edilmekten
korkmuyorsanız, bir satırcık olsun “Öteki Müslümanları” değil de kendinizi bir
gözden geçirin. Bu satırların yazarı, arkasında cemaat, örgüt bulunmayan sıradan
bir “birey”dir; hesabını tek başına veremeyecek adamlar Müslümanlığını gözden
geçirsin…
Son olarak şunu da
söyleyelim, en hazzetmediğim davranışlar içinde olan Müslüman bile kardeşimdir;
ama asla diğerlerini ötekileştirip, kendini dünyanın hakimi gibi görenlerle
kardeşlik şöyle dursun, komşu bile olmak istemem…
Evet isyan…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder