6 Haziran 2014 Cuma

MİLLET VE MİLLET

Millet sürü tabii efendim(!), ama en azından koyun sürüsü; koyun temiz bir hayvandır. Millete "sürü" benzetmesi yapanlar, olsa olsa sürüngene benzetilebilir. Gerçi onlara da yazık, kendilerince hâlleri, lisan-ı halleriyle yerine getirdikleri mesaileri vardır...
Peki, millet neden sürü?
Bu kafadanbacaklıların kıymetini takdir edemediği için...
Oysa takdir ediyor ve kendine "sürü gözü"yle bakanlara Dünya Bankası uzmanlarından WP gazetesinden daha  doğru okuyor... İşin bir başka tarafı da şu: Bu benzetme içinde hayvanî bir kin barındırıyor; parçalayıcı ve bölücü bir kin... Aslında başka bir milletten olabilirler ve ancak böyle izah edilebilirler; ama o da değil... Çünkü bir aidiyeti olması insanın, eğer iradesi ile ise onu başka bir millete düşman etmez; aidiyetimiz iradî tercihimiz değildir... Bir ihtimal daha var, gayr-ı insanî bir varlık olmaları...
Başka ihtimal de aklıma gelmiyor...
İnsanlık içinde bir yeriniz olması için en yakınından başlayarak, en uzağına kadar ait olduğunuz insanlık âlemine saygı duymayı öğreneceksiniz. Önce o adımı atmadıktan sonra, zorunlu mekân birliği bizi, beni mesela, bu tiplerle asla yakınlaştırmaz... Bu zevatın “hümanizma”yı kucaklamaları, kendi ülke ve insanına hayın bakmaları ise artık müktesep vasıfları hâline geldi…
Millete “sürü” teşbihinde bulunanların tam zıddı bir yere, aşırı yüceltip “Bizim Millet, en büyük millet!” muhabbetini konuşlandırabilirsiniz. Milletler insanlardan oluşur ve insan kendi iradesiyle bir millete mensup olmaz… Nerede doğmuş ve yetişmişsek o aidiyet üzerine yaşarız. Bilinçli olarak bu aidiyeti red, kabul söz konusu olabilir. Bir insan kendi aidiyetini reddetse bile, kimliğin dış unsuru sosyal bir realite olarak karşısına dikilir. Samimi ihtida etse de adı “Dönme”ye çıkar; kimi dönme der arkasından, kimi dönmemiş. Bunun, tarihimizle doğrudan alakalı olduğunu düşünüyorum, kavmi ile dini tefrik edilemez…
Başka bir zaman açmak kaydıyla bir noktaya ufaktan dokunup geçeyim. İslamiyet ruhbana değil, kitaba dayandığı için kurumlaşma niteliğine sahip değildir. Böyle olunca da yabancılaşan Müslüman kimlikli bazı insanlar İslamı, hristiyanî bir süzgece tabii tutup deist, ateist olabilir; hatta Türk kaldıklarını da varsayarak başka dine geçebilirler. Bu geçicidir, zaman içinde Türk kalamazlar ve onlar da dinî aidiyet kurdukları toplum tarafından “Dönme” olarak adlandırılabilirler. Böyle şeyler yaşanır, yaşanmaktadır…
Millet insanlardan oluşur ve insanların ahlak ve kişiliklerinden farklı bir kader yaşayamazlar. Bu yüzden “millet dalkavukluğu” içinde pek çok tehlikeyi barındırır. Kişi kavmini sevmekte hür, sevmesi de pek tabiidir ama muaşerette adalet ve namus esastır.
Milletini eleştiremez misin? Babanı eleştirirken nasıl edepli ve ölçülü olman gerekiyorsa, aynen o çizgi tutturmak kaydıyla. Aslını inkâr eden haramzadedir; yok haramzade değil de ağzını doldura doldura “Bu millet adam olmaz!” demeyi sürdürüyorsa, millet dışı bir varlıktır; yani kesinlikle insanlık dışıdır… Nefretle doludur ama bu nefretini siyasi yahut ideolojik bir sahtekârlıkla örtmektedir.

Kimseye “Go home!’” demem tabii, “tahammül mülkü” iddiamla ters düşerim; sadece terbiyeli olmalarını tavsiye edebilirim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder