22 Haziran 2012 Cuma

ASKER YAŞATMAK


Bendeniz şehitliğin ne olduğunu dünüyle bugünüyle bir aileye neler yaptığını yaşayan birisiyim. Büyükdedeme yakılan ağıtı dedem okurdu, tekrar tekrar aile o hüznü yaşardı. Şahadetin sonrası yetimlik, perişanlık; seferberlikten diri çıkan harp kaçkını ailelerin çocukları nutuk atma şansını bol bol yakaladılar; bize ağıt düştü. Bazen o ağıtı bugüne taşıyalım notaya alıp herkesin tasarrufuna açalım teklifleri de oldu, ama “Od düştüğü yeri yakar” ağıt da doğduğu yerde kalsın. Büyükdedem yaşasaydı ailem çektiği sıkıntıların hiçbirini çekmeyecekti. Şahadeti küçümsemek aklımdan geçmez, kendim için temenni bile ederim, ancak çocuklarımızdan uzak olsun. Onlar vatana olan borçlarını kanlarıyla değil, emekleriyle ödesinler, vatanlarını daha yaşanılır bir ülke kılmak için ter döksünler; aileleri şehitlik maaşıyla değil, helal kazançlarıyla dimdik ayakta dursunlar. Onların anadan doğma birer “Mehmetçik” olmaları mahfuz kalmak şartıyla ve herkesin saygı duyduğu ahlak ve meslek sahibi birer “Mehmet Bey” olmalarını isterim.
Terörle mücadele asimetrik bir savaştır, özel yetiştirilmiş kuvvet ve sağlam istihbarat gerektirir diyen bir hakiki kurmay subaya karşı, hemen bir savaşçı(!) cevap vermişti. Cevap şu: Terörle mücadele özel kuvvetlere havale edilirse, vatan sevgisi azalır. Bu cevap, Mehmetçik savaşsın, şehit olsun ve bu yolla vatan sevgisi artsın(!) demektir. Kan ile vatan sevgisi olmaz, kaldı ki aynı ağızların “Mehmetçik” kavramına karşı savaş açtığını henüz unutabilmiş de değiliz. Bizleri vatanın manevi değeri konusunda aydınlatmaya çalışan kim olursa olsun sahtekârdır. Vatanı alnımıza zimmetli biliriz ama arsa cinsinden bir değeri de vardır; vatanı için her şeyini veren vermeye hazır olan pek çok memleket evladının başını sokacak bir yuvası yoktur. Vatanın gerçekten sevilmesini istiyorsanız, çocuklarımızı yaşatın onlara aş, iş ve ev sahibi olmalarını sağlayın.
Bir milleti savaşa sokmak değil barış içinde yaşatmak gerek, askeri yaşatanı ve yaşaması için bütün gücünü kullananı millet, sever… Tarihimizin önemli şahsiyetlerinden biri Sultan Hamit’tir. Tarih, gayr-ı resmî yahut resmî tarih ne derse desin millet derinden derine onu sevmişti, hâlâ sevenleri vardır. Sevginin vesikası uzun bir ağıttır ve bir bölümü aynen şöyle:
Bizden selam edin Sultan Reşad’a
Kınalı beşikler kaldı köşede
Sultan Hamit gerek “asker yaşada”
O da halledildi Devrana bakın

Urus cephesinden yükseldi duman
Bu karanlık günler gider bir zaman
Gelinler dul kaldı uşaklar üryan
Şu Devlet-i Âli Osman’a bakın
“Sultan Hamit gerek asker yaşada” feryadının altında yatan halk serzenişi belli ki bir kısım aydın ve siyasetçi için o günlerde fark edilmemiş, bu günde henüz fark edilmiyor. Millet, evladını yaşatanı daima sever.
Dökülen gözyaşlarının samimiyetinden asla şüphe edilemez; bütün derdimiz gözyaşı dökülmeyen bir ülkede yaşamaktır. Terörden siyaseten medet uman özünde “Mehmetçik”ten farkı olmayan gençlerin kanını akla zarar pazarlıklara alet eden kürtler ise terörist bile olamazlar, alelade çapulcudurlar. Devlet olmak ise başka bir şeydir; mutlaka her türlü istismarın üzerinde bir feraset göstererek kanı durdurmalıdır. Terörün maliyeti sadece bilinen kayıplardan ibaret değildir; başka ve önemli dertlerimiz üzerine konuşamıyor, geleceğimiz üzerine ise konuşamıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder