Şehir böyledir işte...
Müdür, bütün delikanlıları fizikleri düzgün değil diye işten
çıkarmış, yerine düzgün fizikli(!) kızlar almış...
Çay bahçelerine, yemek salonlarına filan yani... Elbette
oralara da hostes lazım, değil mi kaptan müdür?
Garson kızımız gelir, çay tepsisini kem nazara(!) karşı önüne
tutar ve müşteriyle düete başlar:
— Buyrun, Türk Çay Yollarını tercih ettiğiniz için kaptan müdürümüz teşekkürlerini sunar...
— Buyrun, Türk Çay Yollarını tercih ettiğiniz için kaptan müdürümüz teşekkürlerini sunar...
— Bi'şey değil
bacı(!), kaptana da bizden arz-ı hürmetler. Sıpesiyaligııız ne?
— Sivas, Adana,
Urfa, Gaziantep... (Bunlar köfte ve kebap markalarıdır)
— Sivas...
— Yanına bir şey
alır mıydınız?
— Ne alakh la
Müzo?
İşte böyle bir
trajedi...
Evet, trajedidir
bu...
Kaç perde yazmamı
bekliyordunuz?
İçinde şehir de
var, mehir de...
Delikanlılarının
bir güvenlik görevlisi olabilmek için çırpındığı, zavallı bir kentte bir
kişinin bile istihdamı önemlidir. Taşıma sular değirmeni döndürmez ama en
azından susuzluktan çatlamasını önleyebilir.
"Mehir
neresi?" derseniz...
Yaşadığım
yerdir...
Artık şehir
yazısı yazmadığıma sitem edenlere oradan selam olsun...BİZİM SİVAS YAZILARI, 1 Ağustos 2014, 15.06
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder