"Uşak aziz, terbiyesi daha aziz!" diye bir sözü vardı
büyükannem merhumenin. Bu söz, yüzümüze söylendiğinde yerin dibine girerdik.
Çocuk sevilmez mi? Sevemiyorum! Müthiş şımartılmışlar; sınır yok, küfür gırla,
zarar vermek için fırsat arıyorlar... Ve esas terbiyesiz olanlar da elbette
ebeveynleri. Hoşlarına gidiyor bu halleri, hatta gurur duyuyorlar... Bir de
acayip çığırtkanlar...
Peki, bunlar ne olur?
Sadece tüketici...
Daima isyan ve hasetlik hallerini sürdürecekler, çünkü bedava
tüketmenin zevkini acayip aldılar.
Dizi filmler mutlaka ailece izleniyor; şiddet, löküs hayat, argo bu
dizilerde iç içe geçmiştir. İnsan hayatı
da çok ucuza gidiyor. Bir de bütün bunların üstüne çocukları narsisizm ve
şımarıklığa sürükleyen ve ölçüsüzce sarf edilen “Aslan oğlum, cici kızım…” muhabbeti sokağı
çekilmez kılıyor.
Ben çocuklardan bahsediyorum ama aslında bu terbiye anlayışıyla
büyüyen çok sayıda genç var sokaklarda.
Nüfustan şikâyetim yok, üç olsun, beş olsun ama böyle olmasın. Bunun
nasıl bir tedbiri olur bilemem ama galiba daha ana rahmine düşmeden başlaması
gerektiğini düşünüyorum. Sonra ana çok önemli… Ana esastır ve yetiştirendir.
Giderek aşırı süslenen, şık giyinen, trafikte “çapraz geçiş” yapan, laylaylom
kız ve kadın sayısındaki artışın, umut vaat ettiğini düşünmüyorum. “Ana beni
eversene” programları, internet, diziler bu latif cinsi, letafetinden giderek uzaklaştırıyor.
Çocuk yetiştirmek giderek zorlaşıyor; büyütmek de zor ama nasıl olsa
büyüyorlar işin esası yetiştirmektir…
İncitici bir konu, söz bu yüzden tıkanıyor…
Bu çocukları sevemiyorum ama yine de çocuk deyip idare ediyorum… Cakalı,
fiyakalı anne ve babalarını ise adam yerine koymak bile içimden gelmiyor.
BİZİM SİVAS YAZILARI, 28 Mayıs 2014, Saat 21.00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder