HUTBE
Bu tür konuları yazmak risklidir. Teoloji mühendisleri, ilahiyatçılar, imam efendiler kızar. Allah korusun, cenazenizi kıldırmazlar. Şaka tabii ama insanı da amelinden gayrisi kurtarmaz. Nice sevgili insan vardır ki cenaze namazı kılınamamış; bilinmez bir yerde can vermişlerdir. Bu meslekler, uzunca bir zaman hor görüldüğü için nispeten “meslek asabiyeti” göstermekte mazurdurlar. Ancak, ben de arasıra cemaatiniz oluyorum, bu da önemlidir.
Hep bana denk geliyor demiyorum, başka şekvacılar da var ama ya diyemiyor yahut kime ne diyeceğini bilemiyor. Vakit namazları da önemli ama Cuma ve bayram namazlarında “zamm-ı sure”yi ve özellikle hutbeyi kısa tutun.
Kıraati çok güzel olmayanların daha dikkat etmesi lazım, zaten cemaatten manayı fazla bilen yoktur. “Güzel ses”i putlaştırdığım için değil; hem uzun, hem de ses dinlenmeye çok elverişli değilse yorucu oluyor, eller gevşiyor. Sade ve tegannisiz bir şekilde okunması şahsi tercihimdir, o da ayrı...
Önerim jet imamlık değil, vasatı tutturmakla alakalıdır. Konuyla ilgili dinî ölçüleri hatırlatmayı zül sayarım, dinleyenler yazandan ariftir.
Nerede ve nasıl olduğu önemli değil. İki rekâtlık namazda iki aşır ve iki dosya kâğıdı hutbe dinledim. Ses sistemi bir faciaydı ve selamı verir vermez kaçtım.
Kızacaksınız, yine de kızın. Yapacak bir şey yok, bu dünyaya da herkesin gönlünü okşayacak söz söylemeye ve herkesle dost olmaya gelmedik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder