Mahkeme reisi, “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor!” diyor. O kuvvet ne istiyor? Adnan Bey’in katlini ve yanı sıra iki bakanının… “Tıkan kuvvet” iddianamenin gizli öznesidir; özne, Başol’a da “Asın, bu adamı!” demiş. Adnan Menderes idam edilmedi, katledildi; idam ağır bir suç karşılığında verilen bir cezanın infazıdır, mahkeme reisi de hukukçu değil, infaz memurudur. İskemleyi tekmeleyen, kimliği kişiliği ne olursa olsun, “Tıkan kuvvet”e vekâlet etmiştir. Bu davanın cellâdına, cellât bile denilemez; yüz elli liralık yevmiye için ip yağlayan bir zavallıdır
12 Mart Muhtırasında da halkın iradesiyle seçilen bir zat vardı; daha sonra “Hep Başbakan” ve nihayet reisicumhur olarak gördük, hâlâ kendini izlettiriyor. “Şapkamı alıp gidiyorum, buyurun!” demeyi tercih etti. Kurnaz adamdır; halkın iradesinin yüz elli liralık kiralığa havale edilebildiğini “bir bilen”dir. Bence yakın siyaset tarihimizin en karanlık adamlarındandır ama olsun; halkın iradesiyle seçilmiştir.
Turgut Özal da halkın iradesiyle yükseltilmişti. “Tıkan kuvvet” bir türlü alışamamıştı, ama merhum esprili adamdı “Alışırsın, alışırsın!” demişti. Şu espri bile Özal’ı bizden biri yapmaya tek başına yeter, sen de duy Düzmece Nasrettin; senden olsa olsa süzmece Torlak olur! Hep Başbakan Süleyman’ın yüzde yüz yerli sayılabilecek tek esprisini hatırlamıyorum; yerli soslu Amerikan güldürmecesi yapar, köylüleri ve gazetecileri gıdıklardı. Özal’ın ölümü, 2 Temmuz hadisesiyle bile derinden bağlantılı olabilir; sis kaldırılamıyor; kozmik oda arkasında, post-modern kozmik odalar olması da mümkündür. Hükümetin bu konudaki tavrını da bulanık bulmaktayım.
Necmettin Erbakan da halkın iradesiyle başbakan olmuştu. Bu kez, Türkiye’yi Suriye gibi bir siyasî mezhep tabanına dayanarak yönetmek isteyen “Tıkan kuvvet” tanklarla, toplarla halkın iradesini söktü attı. Ehl-i Şia ve tekmil batınîlerle güncel bir derdim yok; onlar da halktandır, iradeleri “Tıkan kuvvet”e malzeme edilmiştir; kendi hesaplarını kendileri görsünler. Vural Beyler, merhum Hoca’nın arkasından, “Ant-emperyalist idi!” buyurdular. Tıkmakla ve tıkamakla vazifeli kuvvetler mi hazırladı o meşhur iddianamenizi, sayın onursal!
Abdullah Gül de halkın iradesiyle yükselmişti. Deniz Beyler, “"İçimize sindiremeyeceğimiz bir insan…” demişti; daha fazlasını söylemişti ama adamcağız artık “düşük lider”dir; eski defterleri karıştırmanın yeri zamanı değil! Düşünce kendi partisinde bile Süleyman Bey kadar kredisi kalmadı. Sindirim durumunuz ne âlemde Sayın Baykal? Tıkıcı dostlarınız, tıklamış olabilir mi zatıâlinizi de?
“Halkın iradesi, darbe yedi!” diye kendini parlayanlara bir bakın! Hangi halk iradesi, sayın yumuşakçalar? Yeri gelince, acayip genişleyebilmenize rağmen, halk iradesi içinize sinmiyor; darbesine göre şekil alıp “Tıkan kuvvet!”e arka verip irademizi alaşağı edebiliyorsunuz, hatta taammüden öldürtebiliyorsunuz. Böyle bir genişlik, şöyle bir elastikiyet, öyle bir gözükaralıkla halk iradesini yerlere serenlerin, halk iradesine saygı nutuklarını ve mitinglerini ibretle seyrediyorum, seyredin!
Tarih sevdalıları yazdıklarımı elbette eksik bulacaklar; özet bu genç üstatlar! Ama “Tıkan kuvvet” diye bir kavram hediye ediyorum sizlere, kıymetini bilin. Terör odağı örgütlerle adı çıkanları aday gösterenlerin içine sindiyse mesele yok. İnfaz memurlarının hikâyesi, YCHP (Yeni-CHP) ekâbiri ve YGB (Yeni Genel Başkan) tarafından mutlaka okumalı; hiç olmazsa yüzde ellisini okumalılar.
Bize gelince müdür bey! Asılız ve asiliz; irademize yapılan hunhar ve barbar müdahalelere rağmen, hiçbir gerekçeyle halkın iradesine müdahale istemeyiz.
Haksızlık, irade cellâtlarına da yapılsa haksızlıktır!
4 Eylül 2011 Pazar
Tıkan kuvvet
Adnan Menderes: Halkın iradesiyle seçilen bir milletvekili; halkın iradesiyle iktidara gelen bir partinin genel başkanı, sonra başbakan.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder